26 Kasım 2014 Çarşamba

OTUZZZZZZZZ


OTUZZZZZZZZZ
Bu sabah izlediğim bir videoya çok güldüm. Bir televizyon adına yapılan programda sunucu; bir vatandaşa yarım saat uğraşıyor dört halifenin adını öğretemiyor!
Sunucunun hali perişan… Kopya verenler olsa da olmazsa olmuyor işte! Zaman zaman Hz. Davut, Halife koltuğuna oturuyor!
Ben de bu videoyu öğretmenlik mesleğini hafife alanlara ithaf ettim.
Bizde adettir, herkes her öğretmenler gününde beylik beylik laf eder. Biz öğretmenlerin de bu laflar hoşumuza gider. 34 yıldır eğitim camiasının içerisindeyim. İlk gün yetkililerden hangi beylik lafı duymuşsam, şimdi de aynı lafları duyuyorum. Ellerimiz öpülür, kıymetimiz bilinir… Ya sonra? Sonrası mı?
Üstü yaylagüzeli, altı bağlar gazeli…
İş öyle kerteye gelir ki, “öğretmenler az çalışıyor!” bile derler.
Bilmezler ki; “öğretenine kölesi olduğumuz bir harfi,” öğretmen bize öğretene kadar göbeği çatlar! Eğer öğretmen öğretmiş olsaydı, Atatürk’ün dediği gibi, yeni nesil bizim eserimiz olur, öğretmenin yürek yangınını görülürdü!
Yani kabahat bizde...
ÖĞRETEMEDİK!
Vatandaş Mehmet askere gitmiş. Okuma yok, yazma yok. Elliye kadar sayanı onbaşı, yüze kadar sayanı çavuş yapıyorlarmış. Bizim Mehmet’i kursa almışlar. Bir ay, iki ay, üç ay…
Sonunda imtihan heyeti kurulmuş.
“Hadi Mehmet say, elliye kadar sayarsan onbaşı olacaksın!”
Mehmet başlamış saymaya:
“Bir, iki, üç, dört…” Derken Mehmet kırk beşe kadar gayet güzel saymış. İşlerin güzel gittiğini gören komisyon üyeleri ve onları izleyen askerler “bir onbaşı” yetişiyor olmanın sevinci ile Mehmet’i desteklemeye başlamışlar.
Mehmet “kırk altı” demiş. Herkeste bir heyecan:
“Bravo Mehmet”
“Kırk yedi!”
“Yaşa Mehmet!”
“Kırk sekiz!”
“Hadi Mehmet!”
Mehmet teklemeye başlamış:
“Kırk dokuz!”
“Zorla Mehmet! Gayret Mehmet! Az kaldı Mehmet!”
Herkeste bir heyecan bir heyecan… Mehmet “elli” diyecek, herkes onu alkışlayacak ve Mehmet onbaşı olacak. Mehmet birkaç defa “kırk dokuz” dedikten sonra derin bir nefes almış, kendinden emin bir eda ile çıkartabildiği en yüksek sesle:
 “Otuzzzz” diye bağırmış!
Mehmet alkış beklemiş ama eller havada kalmış.
24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü.
“Ha Mehmet, de Mehmet!”
Sonunda nur topu gibi bir çocuğumuz oldu.
Cinsiyeti kız mı, erkek mi?
Kadınla erkek eşit mi?
Hadi hayırlı olsun!
Otuzzzzzzzzzzzzz…