20 Nisan 2013 Cumartesi

ADI EYÜPLÜ


ADI EYÜPLÜ
            Ben bu yazıyı yazarım. Ama bilirim ki birileri bana kızar. Kızan kızsın. Ben bildiğimi yazmaya devam edeceğim. Çünkü bilirim ki, haksızlık karşısında susan dil şeytandandır. Gözüm görüyor, aklım eriyor, dilim dönüyor ve kalemim yazıyorsa; bildiklerimi, gördüklerimi ve duyduklarımı anlatmak zorundayım. Kime dokunursa dokunsun, kim incinirse incinsin… Yüreğimden geçenleri söylemeden ölürsem, ahirette hesabını vermem.
Geçenlerde biri bayan, ikisi erkek üç Eyüplü köyünden vatandaş yanıma geldi. Üçünü de sadece sima olarak tanıyorum. Adını sorsanız bilmem. Ama tam bizden… Üçünün de bağrı yanık, üçü de efkârlı. Sahi siz hiç Eyüplü köyünü gördünüz mü? Bana sorarsanız bundan 35 yıl önce görmüştüm. Oysa hemen yanımda, yanı başımda... Bağırsam duyulur.  Yaşadığım yere, yani Saimbeyli’ye sadece 14 km uzaklıkta bir dağ köyü.   Birkaç yıldır her defasında şu “Eyüplüye gideyim” diye aklımdan geçer ama bir türlü gidemem. Ama Eyüplü köyünden sık sık haber alırım. Eyüplü köyünden Ahmet KARASAKALLI beni her gördüğünde “Hocam şu bizim köyü bir haber yap. Vallahi bizim böbreklerimiz çamur dolu” der durur.
İşte birkaç gün önce yanıma gelen üç kişide bana aynı konuyu duyurmak için gelmişler. Gelenin, başım gözüm üstünde yeri vardır. Dertleri de benim derdimdir. Dertlerini duyurmakta insani görevimdir.
Bundan üç yıl önce Saimbeyli’ye bir kar yağdı. Yollar kapandı. 4 gün Saimbeyli Eyüplü köyüne ulaşılamadı. O zaman Eyüplü köyünden Saimbeyli ilçe merkezine taşımalı ilköğretim okulu öğrencileri geliyordu. Çocuklar ilçe merkezinde 4 gün mahsur kaldı. O çocukların ellerini ovuşturarak onun bunun evine sığınmaları içimi parçalamıştı. Neyse ki ilçe merkezine bir yatılı okul yapıldı da çocuklar o çileden kurtuldu.
Kar yolları kapladığında köyde bir cenaze olmuştu. Cenaze sahipleri köye ancak 3 gün sonra gidebilmişlerdi. Birde düğün vardı. Gelin arabası kara saplanmıştı. Ömründe bir defa evlenecek bu çiftler için unutulmaz bir anı olarak kalmıştı.
Tüm bunları bilen bir kişi olarak geçen yaz Eyüplü Köyüne gitmek istedim.  Arabayı da yeni almıştım. Birkaç km yol aldıktan sonra büyük kasislere düştüm. Arabanın altından sesler gelmeye başladı. Mal canın yongası ya geri dönmek zorunda kaldım. Birkaç gün sonra bir yetkili ile görüştüm. Ona, yakınlarda Eyüplü köyüne gidip, gitmediğini sordum.
“Dün gittim” dedi.
“ Yol nasıl?” diye sordum.
“Gayet güzel.” Dedi.
“Kimin arabası ile gittiniz?”
“Dairenin.” Dedi.
İşte beni etkileyen kelime... “Dairenin arabası”  yani, devletin arabası... Devletin arabasına ne dağ dayanır, ne tepe. Ama benim araba nedense gidemez. Vatandaşın arabası her Eyüplü köyüne gittiğinde, tamirciye de uğramadan edemez. Geçen hafta Saimbeyli’ye bir kar yağdı. Devletin dozeri bile yolu açamadı. Devrildiği gazetelere haber oldu.
Hani geçenlerde bana gelen üç köylü var ya, onlar bana dedi ki, “Bizim köyde vatandaş kuyulardan su içiyor. Bir su şebekesi yaptılar. Evlere su aktı. Yapanlar gitti su akmaz oldu. Halimiz çok kötü. Bunu yazıver. Sesimizi duyur. “Yok mu muhtarınız?” dedim. Herkes birbirine baktı ve sustu.
Onlar sustu. Ben 1994 yılına gittim. Terörün zirve vurduğu yıllar. Teröristlerin torosları işkâl etmek istediği yıllar.  Bir haber aldık. Bir terörist yakalanmış. Jandarmada sorguya alınmış. İlçenin en yetkili yöneticileri ile teröristi görmeye gittik. Tanıştık. Oturduk. Konuştuk. Daha önce görev yaptığım bir ildendi yakalanan terörist. Ona sordum.
“Ne zamandır bizim dağlardasın.”
“Yedi ay”
“Sana Allah için bir soru sormak istiyorum. Bana doğru söyle. Yalan söylersen bilirim. Çünkü senin memleketini çok iyi biliyorum. 10 yıl oralarda görev yaptım.  Şimdi söyle. Sizin oraların mı geçimi iyi, bizim buraların mı?”
Terörist yüzüme baktı. Aynen şu cümleleri söyledi.
“Bizim oraların insanının geçimi, sizin burada yaşayanlar gibi olsa hepimiz PKK’LI oluruz.”
İçim burkuldu. Ama bin defa şükrettim. Allah’a şükür bizim içimizden hiç PKK’LI çıkmadı. Herkes emin olsun. Çıkmayacakta. Vatanı, bayrağı ve milleti sevmenin bedeli bu olmamalı.
“Orda bir köy var
O köy bizim köyümüz”
Biz o köye kendi arabası ile giden ve oradaki sudan kana kana içen insanlar bekliyoruz.
Hadi! Hemen kızmayın. Şimdi tam zamanı… Önce Eyüplü Köyüne gidin. Vatandaşların dedikleri doğru mu? Yerinde görün. Sonra bana ne ederseniz edin.
Boynum kıldan ince…
Memleket severlere, mangalda kül koymayanlara, fitne üretmeyi hayat tarzı haline getirenlere ve kahve köşesinde vatan kurtaranlara özellikle duyurulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder