20 Nisan 2013 Cumartesi

KAR YOLLARI KAPATINCA…


KAR YOLLARI KAPATINCA…

Bu yazının başlığı “Memleketimden manzaralar” da olabilirdi. Ben “kar yolları kapatınca” demeyi tercih ettim. Bizde bir adettir. Özellikle medya aracılığı ile düşünmek. Eğer İstanbul’a kar yağarsa her yere yağdı sanırız. Eğer kar da yolları kapatmışsa illa aklımıza doğu ya da iç Anadolu gelir.  Toroslara metrelerce yağsa çok o kadar ciddiye almayız. Çünkü Toroslar kendisini yeteri kadar duyuramaz. Bakmayın siz Adana’nın gelişmişlik düzeyinin yükseklerde görüldüğüne… Çukurova’nın ovasından ayrılıp, Toroslara doğru tırmanmaya başlayınca ayrı bir dünya ile karşılaşırsınız.
Hep dememişimdir. Her denediğimde de yanaklarının al al olduğunu fark ederim. Biz Saimbeyli’de soğuktan kendimizi korumak için sıkı sıkı giyiniriz. Bir işimiz icabı Çukurova’ya doğru bir buçuk saat yol alırız ve ovaya indiğimizde kendimizi değişik bir dünyada buluruz. Herkes kısa kollu giyinirken biz palto ile garip garip dururuz. İnsanlar da dağdan indiğimizi bilirler.
Efendim, bu yıl Toroslara kış çetin geldi. Öyle çetin geldi ki, bize “kar yolları kapatınca” diye bir yazı yazdırdı. Bu yazımızı Çukurova insanı okuyunca “Allah Allah! Deme ya? Öyle şey mi olur?” babından sorular sorarken bizim gibi dağ çocukları da eski yıllara gider “Bir zamanlarda şöyle şöyle olmuştu” diye hatıralarımızı dile getiririz. Şimdi benim anlatacaklarım da birkaç gün sonra bir anı olarak kalır. İkinci defa kar yolları kapatınca biz bu anıları yine konuşuruz. Biz işi anılara bırakmadan “kar yolları kapatınca” neler oldu birlikte değerlendirelim. Değerlendirelim değerlendirmesine de ben biliyorum ki bizim değerlendirmemiz her zaman olduğu gibi yine başımıza dert açacaktır. Elbette her değerlendirmede kıyıdan köşeden sorumluluğu olanlara yeni işler çıkacaktır. Yılların bize verdiği tecrübe ile de biliyorum ki birilerine sorumluluk alanı ile ilgili küçücük bir hatırlatma yaparsanız başınıza belayı alırsınız. En yakınlarınızdaki insanlar bile “Sana ne oluyor be kardeşim, memleketin derdi sana mı düştü? Otur oturduğun yerde... Kes sesini…” demekten kendisini alamayacaktır. Bilirim. Biz hep böyleyizdir. Oturup kahve köşesinde; şu neden olmuyor? Bu neden yok? Diye söylenir dururuz da iş iki satır yazıya gelince ve siz bunu yazıya dökünce ortalık karışır.
Efendim, ne diyordum? Aklım nereye gitti. Ha hatırladım. Bizim memlekete kar yağmıştı. Yani kış çetin gelmişti. Keşke yağmasaydı. Yağdı da iyi mi etti? Tövbe! Allah’ın işine mi karıştım ne? Hâşâ… Hiç haddim değil.  Yani kış gelince dertlerimiz artıyor da o bakımdan dedim. Yoksa kış kışlığını yapacaktır. Lapa lapa kar da yağacak, şimşek gibi yağmur da, ceviz gibi dolu da…  
Önemli olan kar yağarken ki bakış açımız. Hep istiyorum ama bir türlü beceremiyorum. Kar beyazlığında nasıl görürüz etrafımızı. Dertlerimizden nasıl kurtuluruz. İki yıldır kışı Adana’da geçiriyorum. Kar yok, beyazlıkta yok. Ama insanlar burada da üşüyorlar. Yürekler soğumuş çünkü. İnsanın yüreği sıcak olmalı. Yandığını hissetmeli memleket için. Sevdası olmalı bence. Derdi ile dertleneceği bir maşuku olmalı. O zaman kar yağsa ne fark eder.
Kar dedim de aklıma geldi. Yine böyle bir kış günüydü. Ama ne kıştı. Kar karlığını yapmıştı. Beyaz örtüsünü kara düşüncelere dönüştürmüştü. Telefonum çaldı. Bir öğrencim ağlayarak beni arıyordu.
“Hocam yetiş, dedem ölüyor!”
Ses tonu çok etkilemişti beni. Onu can kulağı ile dinledim. Sadece dinlemek yetmiyordu. Onu sakinleştirmem gerekiyordu. Ne ölçüde yaptım bilmiyorum ama çocuğun ağlaması kesilmişti. Ondan öğrendiğime göre günlerdir yağan kar yolları kapatmıştı. Dedesi hastaydı. Sancılanıyormuş. Hasta adam azap çektikçe çocuğu bir telaş almış. Aklına gelen ilk kişi de onun müdürü olmuş. Kar yağınca, yollar kapanınca okul müdürü ne yapsın ki?  Ama iş öyle değil ki. Çocuk için öğretmen her şeydir. Çare bulmak zorundasınız. Diyemiyorsunuz işte “bu memleketin yetkilileri var. Gidin onlarla görüşünüz. Olur mu? Olmaz. Nasıl olsun. Sizden çare gözleniyor. Siz çare olmak zorundasınız. Ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz.
Sonunda zor ama güzel şeyler oldu. Ulaştık yetkililere. Sağ olsunlar bizi dinlediler. Geç de olsa dede hastaneye götürüldü. Kar yağınca hep aklıma o hikâye gelir.
Duydum ki memleketime geçenlerde kar yağmış. Yollar kapandı mı bilmiyorum. Ama biliyorum ki bir yerlerde birileri üşüyor. O üşümek adamı öldürmez aslında. Siz yüreği soğuk olanlardan korkunuz. Hele bu kişiler yetkili makamlardaysa… Sıcacık odalarında otururken soğuktan donanları düşünemiyorlarsa... Siz lafa bakmayın. Herkes lafın en güzelini meydanlarda söyler. Herkes en gıcır devlet arabaları ile güzel havalarda ziyaretlerde bulunabilir. Bahar aylarında soğuk subaşlarında piknik yapabilir. Siz yağmurdan, kardan, dondan sonrasına bakın. Ayakkabıları çamur çaplak içerisinde olanlardır asıl adam olanlar. Neyse, yüreğim coştu yine…
Haaa ne diyordum.
KAR YOLLARI KAPLADI MI MEMLEKETİMDE?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder