KAR YOLLARI KAPATINCA…
Bu yazının başlığı “Memleketimden
manzaralar” da olabilirdi. Ben “kar yolları kapatınca” demeyi tercih ettim.
Bizde bir adettir. Özellikle medya aracılığı ile düşünmek. Eğer İstanbul’a kar
yağarsa her yere yağdı sanırız. Eğer kar da yolları kapatmışsa illa aklımıza
doğu ya da iç Anadolu gelir. Toroslara
metrelerce yağsa çok o kadar ciddiye almayız. Çünkü Toroslar kendisini yeteri
kadar duyuramaz. Bakmayın siz Adana’nın gelişmişlik düzeyinin yükseklerde
görüldüğüne… Çukurova’nın ovasından ayrılıp, Toroslara doğru tırmanmaya
başlayınca ayrı bir dünya ile karşılaşırsınız.
Hep dememişimdir. Her denediğimde de
yanaklarının al al olduğunu fark ederim. Biz Saimbeyli’de soğuktan kendimizi
korumak için sıkı sıkı giyiniriz. Bir işimiz icabı Çukurova’ya doğru bir buçuk
saat yol alırız ve ovaya indiğimizde kendimizi değişik bir dünyada buluruz.
Herkes kısa kollu giyinirken biz palto ile garip garip dururuz. İnsanlar da
dağdan indiğimizi bilirler.
Efendim, bu yıl Toroslara kış çetin
geldi. Öyle çetin geldi ki, bize “kar yolları kapatınca” diye bir yazı
yazdırdı. Bu yazımızı Çukurova insanı okuyunca “Allah Allah! Deme ya? Öyle şey
mi olur?” babından sorular sorarken bizim gibi dağ çocukları da eski yıllara
gider “Bir zamanlarda şöyle şöyle olmuştu” diye hatıralarımızı dile getiririz.
Şimdi benim anlatacaklarım da birkaç gün sonra bir anı olarak kalır. İkinci
defa kar yolları kapatınca biz bu anıları yine konuşuruz. Biz işi anılara
bırakmadan “kar yolları kapatınca” neler oldu birlikte değerlendirelim.
Değerlendirelim değerlendirmesine de ben biliyorum ki bizim değerlendirmemiz
her zaman olduğu gibi yine başımıza dert açacaktır. Elbette her değerlendirmede
kıyıdan köşeden sorumluluğu olanlara yeni işler çıkacaktır. Yılların bize
verdiği tecrübe ile de biliyorum ki birilerine sorumluluk alanı ile ilgili
küçücük bir hatırlatma yaparsanız başınıza belayı alırsınız. En
yakınlarınızdaki insanlar bile “Sana ne oluyor be kardeşim, memleketin derdi
sana mı düştü? Otur oturduğun yerde... Kes sesini…” demekten kendisini
alamayacaktır. Bilirim. Biz hep böyleyizdir. Oturup kahve köşesinde; şu neden
olmuyor? Bu neden yok? Diye söylenir dururuz da iş iki satır yazıya gelince ve
siz bunu yazıya dökünce ortalık karışır.
Efendim, ne diyordum? Aklım nereye
gitti. Ha hatırladım. Bizim memlekete kar yağmıştı. Yani kış çetin gelmişti.
Keşke yağmasaydı. Yağdı da iyi mi etti? Tövbe! Allah’ın işine mi karıştım ne?
Hâşâ… Hiç haddim değil. Yani kış gelince
dertlerimiz artıyor da o bakımdan dedim. Yoksa kış kışlığını yapacaktır. Lapa
lapa kar da yağacak, şimşek gibi yağmur da, ceviz gibi dolu da…
Önemli olan kar yağarken ki bakış
açımız. Hep istiyorum ama bir türlü beceremiyorum. Kar beyazlığında nasıl
görürüz etrafımızı. Dertlerimizden nasıl kurtuluruz. İki yıldır kışı Adana’da
geçiriyorum. Kar yok, beyazlıkta yok. Ama insanlar burada da üşüyorlar.
Yürekler soğumuş çünkü. İnsanın yüreği sıcak olmalı. Yandığını hissetmeli
memleket için. Sevdası olmalı bence. Derdi ile dertleneceği bir maşuku olmalı.
O zaman kar yağsa ne fark eder.
Kar dedim de aklıma geldi. Yine böyle
bir kış günüydü. Ama ne kıştı. Kar karlığını yapmıştı. Beyaz örtüsünü kara
düşüncelere dönüştürmüştü. Telefonum çaldı. Bir öğrencim ağlayarak beni
arıyordu.
“Hocam yetiş, dedem ölüyor!”
Ses tonu çok etkilemişti beni. Onu can
kulağı ile dinledim. Sadece dinlemek yetmiyordu. Onu sakinleştirmem
gerekiyordu. Ne ölçüde yaptım bilmiyorum ama çocuğun ağlaması kesilmişti. Ondan
öğrendiğime göre günlerdir yağan kar yolları kapatmıştı. Dedesi hastaydı.
Sancılanıyormuş. Hasta adam azap çektikçe çocuğu bir telaş almış. Aklına gelen
ilk kişi de onun müdürü olmuş. Kar yağınca, yollar kapanınca okul müdürü ne
yapsın ki? Ama iş öyle değil ki. Çocuk
için öğretmen her şeydir. Çare bulmak zorundasınız. Diyemiyorsunuz işte “bu
memleketin yetkilileri var. Gidin onlarla görüşünüz. Olur mu? Olmaz. Nasıl
olsun. Sizden çare gözleniyor. Siz çare olmak zorundasınız. Ya çaresizsiniz, ya
da çare sizsiniz.
Sonunda zor ama güzel şeyler oldu.
Ulaştık yetkililere. Sağ olsunlar bizi dinlediler. Geç de olsa dede hastaneye
götürüldü. Kar yağınca hep aklıma o hikâye gelir.
Duydum ki memleketime geçenlerde kar
yağmış. Yollar kapandı mı bilmiyorum. Ama biliyorum ki bir yerlerde birileri
üşüyor. O üşümek adamı öldürmez aslında. Siz yüreği soğuk olanlardan korkunuz.
Hele bu kişiler yetkili makamlardaysa… Sıcacık odalarında otururken soğuktan
donanları düşünemiyorlarsa... Siz lafa bakmayın. Herkes lafın en güzelini
meydanlarda söyler. Herkes en gıcır devlet arabaları ile güzel havalarda
ziyaretlerde bulunabilir. Bahar aylarında soğuk subaşlarında piknik yapabilir.
Siz yağmurdan, kardan, dondan sonrasına bakın. Ayakkabıları çamur çaplak
içerisinde olanlardır asıl adam olanlar. Neyse, yüreğim coştu yine…
Haaa ne diyordum.
KAR YOLLARI KAPLADI MI MEMLEKETİMDE?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder