VESSELAM
Elleri
titriyor, sesi düğümleniyordu zavallı kadının. Oynanan tiyatroda ona bir rol
vermişlerdi. O da titreyen elleri ve düğümlenen sesi ile rolünü oynuyordu.
Anaların ağladığı dönemlerde elbette bir kadının söyleyeceği sözler dikkat
çekerdi. Çekti de… Anında televizyonlarda “flaş haber” gazetelere manşet
oldu. Oysa bu tür sözleri bir erkek
çıkar ve tok bir sesle erkekçe söylerdi.
Ne bir kadının arkasına saklanır, ne de kadını öne iterdi. Yıllardır
dikkatimi çeker, terör örgütü sözcülüğü kadınlara, eylemi çocuklara yaptırıyor.
Çünkü kadınlara ve çocuklara karşı mücadele etmek dünyadaki en zor
mücadeledir. Hemen adamı kınarlar;
“karşındaki çocuk, utanmıyor musun, ayıp be kadını mı muhatap aldın?
Onun için ben
de muhatap almıyorum o zavallı kadını. Ellerinin titremesi, sesinin
düğümlenmesi onun hangi ruh halinde eline tutuşturulan kâğıdı zar zor
okumasından anlaşılıyor. Aldırmayın, boş teneke gibi tıngırdasın dursun. Bu tür
boş tenekelerin sözünü ikide bir evirir çevirseniz, televizyonlara flaş haber,
gazetelere manşet yaparsanız, o da çıkarttığı sesin güzel bir ses olduğunu
düşünür ve kendisini bulunmaz bir müzik aleti sanır.
Beni, ne süper
güçlerin bölücü teröre verdiği destek, ne aydınlanmamış aydınların televizyon
ekranlarında ipe sapa gelmez konuşmaları, ne kendini yetiştirmemiş
siyasetçilerin iki oy uğruna bütün değer yargılarını ayaklar altına alması, ne
de papağanlaşmış dillerin düşünmeyen beyinlere hükmetmesi etkilemiyor. Kaygı da
duymuyorum. Tarihin her döneminde bunlar olmuştur, olacaktır da..
Tarihe şöyle
bir bakacak olursak, şimdi bölücü terör örgütüne destek verdiğini açıkça
bildiğimiz süper güçler, bir zamanlar silahlı kuvvetleri ile gelip Anadolu’yu işkâl
etmediler mi? Ettiler. O zaman da
aydınlanmamış aydınlar Anadolu’da başlatılan kurtuluş mücadelesine karşı
çıkmadılar mı? Çıktılar. O zaman da “ver kurtul” diyen politikacılar türemedi
mi? Türedi. O zaman da Anadolu’nun bazı bölgelerinde “özerk”lik isteyenler
olmadı mı? Oldu. O zaman da “Türk” kelimesine karşı çıkanlar olmadı mı? Oldu. O
zaman da isyan edenler, dağa çıkanlar, eşkıyalık yapanlar, vatan evlatlarına
kurşun sıkanlar olmadı mı? Oldu. O zaman da hainler, bölücüler, din düşmanları,
din bezirgânları, menfaat düşkünleri, asker düşmanları, asker kaçakları olmadı
mı? Oldu. O zaman da gaziler, şehitler, mağdurlar olmadı mı? Oldu. Hem de öyle
bir oldu ki, sadece Çanakkale’de 250 bin şehit verdik. Çünkü Türkiye öyle bir
vatan ki, bu vatanı vatan edip vatan olarak yaşatabilmek o kadar da kolay
değil. Süper güç olarak bilinen bütün milletlerin gözünün Anadolu topraklarında
olduğu ayan beyan ortada... Elbette her dönemde kendilerine bir taşeron bulacaklardır.
Şimdiki taşeron da bilinen terör örgütüdür. Bunun ne tartışılacak ne de
konuşulacak bir yanı vardır.
Asıl beni
endişelendiren konu, halim selim bildiğimiz, vatanseverliğinden şüphe etmeyi
akılımızın ucuna bile getirmediğimiz insanların, hiç tartışılmaması gereken bir
dönemde terörle canı pahasına mücadele eden insanları tartışma zeminine
çekmeleri. Hayatında apartman dairesinden görünen karşıdaki dağdan başka dağı
görmemiş, parke yoldan başka yolda yürümemiş zevatın sanki teröre ve teröriste
gizli bir destek verir gibi, “siz Ne mutlu Türk’üm diyene derseniz, işte bilmem
kimler de bilmem ne derler” babından
fetva ehli kesilmeleridir.
Herkes ne
konuştuğunu bilmeli beyler. Bu vatanın sınırları yıllar önce çizildi. Hem de
kanla çizildi. Bu millet yıllar önce bütün dayatmalara, bütün şer güçlere
rağmen “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE” dedi ve Anadolu’da yaşayan bütün insanlara
“TÜRK” adını koydu. Türk olmayanlar da bu vatanı terk etti, gitti.
Bu milletin
adı Türk, dili Türkçe, dini İslam’dır.
Bu milletin
bayrağı ay yıldızlı Türk Bayrağıdır.
Bu ülkenin adı
Türkiye, başkenti Ankara’dır.
Kimse sağa
sola kıvırmasın. Kimse kimseye şirin gözükmek için laf ebeliği yapmasın.
Kimsenin hatırına da karnından konuşmasın. Ve herkes şunu da kafasına iyice
yazsın:
Vatan bir
bütündür bölünemez!
Bayrak inmez,
ezan susmaz!
Birlikte
rahmet, ayrılıkta azap vardır.
VESSELAM…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder