BİR BURUK SEVDA
Bu gün yine duygusallığım üzerimde.
Şairlik yanım mı, insani tarafım mı bilemiyorum. Duygularım cendereye sıkışıp,
sanki gözyaşlarımı akıtmak istercesine boğazıma düğümleniyor. Ellerimin
titrediğini, hatta tüylerimin diken diken olduğunu görüyorum. Kendimi çok iyi
tarif edemiyorum ama duygularım bir sevda olup bütün vücudumu tepeden tırnağa
sarıyor. Ben mi böyleyim, bütün canlılar mı? Küçücük bir söz, güzel bir dost
sesi alıp götürüyor beni… Sanki ben ben olmaktan çıkıyor, duygularımı yaşıyorum.
Adını bile koyamadığım duygularım tepeden tırnağa bütün vücudumu etkisi altına
alıyor. Ne ifade edecek bir söz, ne anlatacak bir kelime bulamıyorum.
Her zaman olduğu gibi bu gün de
www.saimbeylim.com sitesini açtım. Yeni üyelere şöyle bir baktım. İki isim
hemen dikkatimi çekti. İsimlerden biri; Mürsel Nuri URAL.
Mürsel Nuri Ural’ın yazmış olduğu şu
satırları okuyunca içim cız etti. “Ben
1933 Saimbeyli doğumlu olup, Saimbeyli’de şehit edilen Mürsel Efendi’nin torunu
Naime’nin hayatta kalan tek oğluyum.”
Gelin
de içiniz “cız” etmesin. Gelin de siz ben olun da tepeden tırnağa sarsılmayın.
Nereden nereye? Şehit Mürsel Efendi ve kızı Naime Abla, herkes için bir defa,
benim için iki defa önemli. Çünkü bu insanlar benim kanımdan. Her ikisini de
hiç görmedim. Tanımadım. Evlatları Sayın Mürsel Nuri Ural’ı da hiç görmedim. Şu
garip tecelliye bakın ki bir internet sitesinde buluşuyoruz. Adını görüp, kısa
notu okuyunca yüreğim yerinden sökülüyor sanki. Kendime engel olamıyorum.
Yazmış olduğu telefonun numaralarını çeviriyorum. Karşımda bir baba şefkatinde
bir bey… Kibar, duygusal ve en az benim kadar heyecanlı. Tanışıyoruz.
Mutluluğumuzu o da ben de ifade edecek kelimeler bulamıyoruz. Nasıl bulalım ki?
Aynı kanı taşıyan, hayatta birbirini hiç görmeyen iki insanız. Ortak noktamız,
büyüğümüz ve gurur kaynağımız Şehit Mürsel Efendi. Şehit Mürsel Efendi’nin ve
kızı Naime Ablanın hayat hikâyesini Zebercet Coşkun romanlaştırmış. Yıllar önce
okuyup etkisinden uzun yıllar çıkamadığım “HACIN” adlı romanı adeta bir solukta
yeniden yaşadım. Gönül istiyor ki bu romanı herkes okusun. Herkes bu vatanın
tekrar nasıl vatan olduğunu bilsin. Belki de bütün çırpınışlarımız bunun
içindir farkında değiliz.
Mürsel Nuri Ağabeyi telefonla da
olsa tanımak benim için onur oldu. O şimdi İzmir’de yaşıyor. Bana; “Kısmet
olursa Saimbeyli’ye gelip seninle görüşeceğim” dedi. Mutluluğun resmi bu olsa
gerek… Hava Pilot Subayım, ellerini öpmek için dört gözle bekliyorum.
Duygularım beni terk etmeden ikinci
bir isim görüyorum: Bolu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ömer Sülün. Kemanacı Kör
Ali Emmi’ye ne güzel yorum yazmış. Basıyorum telefonun tuşlarına… Aman
Allah’ım… Bu defa da Ömer Sülün’ün dost sesi. İnsanın insani duyguları tavan
yapıyor. Gurbete uzanan bir yolda, sılaya hasretin yürek namelerini duyuyorum.
Toprağa bağlı olmak ne kadar güzel… Teşekkür ediyorum Ömer Sülün… Teşekkür
ediyorum.
Sevgilerimle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder