19 Nisan 2013 Cuma

KADINLARIMIZ


KADINLARIMIZ

Bu yazımı 8 Mart dünya kadınlar gününde yazmayı düşünüyordum. Ancak 8 Mart dünya kadınlar gününde Saimbeyli Orman İşletme Müdürlüğü’nde Obruk Şelalesi ile ilgili toplantı olunca bu yazımız ertelendi. Kısmet bu güneymiş. Biz de kısmetten çıkmasın diyerek bugün yazmaya karar verdik. Önemli bir örnek olmasaydı birkaç defa daha ertelerdim. Ancak her ertelemede bir rahatsızlık duyduğumu, hakkı teslim etmemenin sıkıntısını çektiğimi söylemeliyim. İyi örnekler her zaman durgun suları harekete geçirir ve hayırlı işlerin başlangıcı olur diye düşünürüm. İnsanların biraz da gözleri ile gördüklerinden ilham alarak harekete geçecekleri gibi de bir his oluşur bende…
2005 yılında Saimbeyli’mizin bir eksikliği tespit edildi. Bence de çok önemli bir eksiklikti. Eksikliği gören, öneren ve yaptıranlara teşekkür etmeden geçmek olmaz. Teşekkür ediyorum.
Eksikliğimiz neydi?
Efendim, bir toplumun kalkınması için her şeyden önce evin temel taşı olan kadınlarımızın iyi yetişmiş, iyi eğitilmiş olması gerektiği konusunda kime sorarsanız sorun hem fikir olduklarını söylerler. Bir ülkenin gelişmişliği kadınların eğitimleri ile eş değerdir dersek çok abartmış olmayız kanaatindeyim. Kadınların eğitimi üzerine söz söylemeyen, makale yazmayan, fikir beyan etmeyen, proje yapmayan bir Allah’ın kulu var mı bilmem… Ama çoğu zaman söz yarışında kimse geride kalmak istemezse de iş icraata gelin de meydanda kimseyi bulamazsınız. Hemen bahaneler başlar. Eğer girişimci bir bayan bir şeyler yapmaya kalkışırsa yandı demektir. Her ne kadar içe kapalı bir toplum olsak ta Saimbeyli’mizin birçok tabuyu yıktığını açıkça söylememde bir mahsur olmadığını düşünüyorum. Bu hafta sonu merak ettim Saimbeyli’de ticaretle uğraşan bayanları saydım. Aman Allah’ım bir de ne gördüm. Saimbeyli esnafının yarısı hanım. Diğer yarısının da eşleri ve kız çocukları zaman zaman ticaretin tam orta yerinde yer alıyorlar. Bravo demek lazım... Geçen hafta Perşembe Pazarına şöyle bir uğramıştım. Aynı manzarayı orda da gördüm. Pazarcılık yapan esnafın büyük çoğunluğu bayanlardan oluşmakta… Demek ki istenirse her şey oluyor. Hanım eli değen esnafların da daha düzenli olduklarını söylemeye bence gerek bile yok.
Asıl benim anlatmak istediğim esnaf bayanlar değil de eğitimli bayanların kendi doğup büyüdükleri yeri düşünüp düşünmedikleri. Hani geçen hafta yazmıştım ya “Saimbeyli’yi Unutmayanlar” diye bir yazı. Ben yine şimdi Saimbeyli’yi unutmayanlara devam edeyim.
Evet, nerede kalmıştık? Yıl 2005… Aylardan Haziran. Yanılmıyorsam ilçemizin yetiştirdiği ilk bayan doktorumuz Doç. Dr. Türkan Cengiz Yılmaz duyarlı bir vatandaş olma özelliği gösterdi. En önemli problemlerimizden birisi olan köy kökenli kızlarımızın eğitimlerine destek vermek üzere Saimbeyli ilçe merkezinde, Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdunun yapılmasını sağladı. Bu Saimbeyli için önemli bir girişimdi. 1- Bu kız öğrenci yurdunu yaptıran kişi bir bayandı. 2-Kız çocuklarının eğitilmesi gerektiğine inanıyordu. 3-Bu kız öğrenci yurdu yapılmadığı takdirde bu kız çocukların okumaları imkânsızdı. Kendisi de köy kökenli bir aileden gelmiş olması köy kızlarının ne zor şartlarda okuduklarını çok yakından tanımasına vesile olmuştu. Hepsinden önemlisi duyarlılığını göstermiş, doğduğu topraklara arkasını dönüp gitmemişti. Bence ahde vefa buydu. Büyüdükçe mütevazı olmak, geçmişi unutmamak, geleceğin yeni nesillerini hazırlamak…
Yazarken aklıma geldi. Sayın Doç. Dr. Türkan Cengiz YILMAZ ile bir söyleşi yapmıştım. Ona şöyle bir soru yöneltmiştim.
­“Türkan Hanım, şimdi herkes tatilde… Parası olanlar turistik yerlerde, deniz sahillerinde sefa sürüyor. Allah aşkına sizin bu dağlarda ne işiniz var?”
Bana verdiği cevap çok ilginçti:
  “ İlahi Ahmet Bey! Beni güldürdünüz. Ben memleketimi çok seviyorum. Her şeyi ile benim memleketim çok güzel. Burada her şey bana güzel görünüyor. Kimse alınmasın ama ben memleketimi seviyorum. Buraya geldiğimde huzur buluyorum. Havasında, suyunda, dağında taşında ayrı bir güzellik var. İnsanları bile sevecen bakıyorlar. Bir söz söyleyeyim mutlaka yazın. Ben Saimbeyli’yi fırtınaya tutulmuş bir geminin sığındığı asude bir liman gibi görüyorum. Geldiğim bu limanda sevgi var, saygı var, hoşgörü var, huzur var. Söyler misin sevgili Kaytancı bu limana gelmeyim de nereye gideyim?”
Evet, Türkan Hanım bu limanda huzur buluyordu. Bulduğu huzura genç kızlarımızı da ortak etmek istiyordu. O genç kızlarımız şimdi onun desteği ile güzel bir ortamda eğitimlerine devam ediyorlar. İçlerinden eminim yeni Türkan Cengiz Yılmazlar çıkacak. Bizim kadınlarımız en iyi şekilde eğitilecekler. Bizim onlardan tek isteğimiz olur. Yeter ki doğdukları, vatan bildikleri topraklarına sırtlarını dönmesinler. Türkan Cengiz Yılmazı örnek alsınlar. Sadece onlar mı? Hepimiz örnek almalıyız. Huzur bulacağımız limana arada bir uğramalıyız.
Ne dersiniz, yanlış mı düşünüyorum?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder