MUHSİN TOZLU’YA
Bahar gelmişti. Ne gelmesi, bahar
gidiyordu. Mayıs ayının sonlarıydı. 2007 yılını gösteriyordu takvim yaprakları.
Bir telaştı her tarafta. Bende bir telaş vardı. Görev yaptığım okulda kapı bir
açılıyor bir kapanıyordu. Öğrenciler geliyor, veliler geliyor… Her birine bir
laf yetiştirmeye çalışıyordum.
Yine kapım çaldı. Yine bir veli geldi.
Kan-ter içerisinde. Öyle ya görev yaptığım okul ilçeye 2 km uzaktaydı. Garibim, yayan
yapıldak düşmüş yollara… Hava da sıcak… Kan tere batmış.
Kapıdan girdi ve durdu. Uzun uzun ban
baktı.
“Kavuşturana şükür. Kavuşturana
şükür.”
Önce anlamadım. Oysa o kadar çok veli
geliyordu ki, hiç birisi uzun uzun bakıp; “Kavuşturana şükür. “demiyordu.
Ceketini sol kolunun üzerine yarım
atmış olan bu adam kollarını açtı. Bana yaklaştı ve sarıldı. Ben de ona
sarıldım. Kim olduğunu bilmeden, neden sarıldığımı hiç düşünmeden… Terini
vücudum aldı. Bana sarılan adam bir taraftan da ağlıyordu. Benden ayrılıp,
tekrar boynuma sarılıyordu. Her sarılmasında “Kavuşturana şükür...” Demeyi de
ihmal etmiyordu.
İçim burkuluverdi. Bizim Anadolu
insanı böyledir işte. Yüreğine bir yer ederseniz, sizden muhabbetini hiç
esirgemez. İçi neyse dışı da odur. Terini helalinden akıtır. Sarıyorsa bir
adamı kolları ile yüreği ile de sarar.
Kim
olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ben anlamaya çalıştıkça o, gözyaşlarına engel
olamıyor ve duygularını gözyaşları ile dışarıya bırakmaya çalışıyor.
“Yoksa Muhsin Tozlu musun?” dedim.
“Evet” sözü ağzından zoraki çıktı.
Bu can adam birkaç gün bizimle birlikte
kaldı. Çok samimi ve dostça günler geçirdik. Onunla birlikte bazı dostlarımızla
da güzel günler geçirdik.
Ben
o günleri hiç unutmadım. Beklentilerine cevap vermediklerimiz, hayallerimizde
buruk bir hüzün bıraksa da Muhsin Tozlu gibi özü ile sözü bir olanlara canımız
kurban…
Gurbeti yüreğinde yaşayan sevgili
Muhsin Tozlu’yu sevmemek mümkün mü?
İşte Anadolu insanı böyle olmalı… Bir
gün unutulmayanlar arasında adı olacağından, adım kadar eminim.
Şiiri yüreği ile yazıyor. Yüreği ile
yaşıyor, yüreği ile görüyor.
Teri bile muhabbet kokan adam,
yüreğinden öpüyorum…
Muhsin Tozlu’dan kısa bir hayat
hikâyesini istedim. O da şunları bizimle paylaştı.
“Ben 20 Temmuz 1964 senesinde yedi
kardeşin en büyüğü olarak Saimbeyli’nin Karakuyu köyünde dünyaya gelmişim. Birer
ikişer yaş ara ile kardeşlerimde dünyaya geldi. İlkokulu komşu köyde
Değirmenciuşağı köyünde okudum. Okulu bitirdiğim sene babamla annem ayrıldılar.
Evin bütün işleri bana kalmıştı. Ve 60- kadar küçükbaş hayvanın bakımı da
dâhil. 3–4 yıl geçmişti. Babam Feke’nin
Akoluk köyünden evlendi.
1984 yılında Horzum krom işletmesine
girdim. İki yıl çalıştım. Sonra askerlik, daha sonra yine Yahyalı
Dedeman, İslâhiye ve İskenderun maden işletmelerinde çalıştım.
1989 yılında köye döndüm. Babamla bakkal dükkânı açtık. Ve o yılda evlendim. Evlenme tarihide 20 Temmuz a
rastlamaktadır. Bir yıl daha kaldım
köyde, Fatih isminde bir oğlumuz oldu.
Ama sekiz ay sonra kaybettik. Bu çocuğun vefatı beni köyden
soğuttu. Geçim şartlarının ağır olması
da biraz etkili oldu belki. 1991 yılının Nisan ayının 3üne Nevşehir
Derinkuyu’ya geldim. İlk yıl sulamada çalıştım. İkinci yıl bir nalburiye
dükkânında çalıştım. 1994 yılında pazarcılık işine başladım.2000 yılında
pazarcılık işini bıraktım. Derinkuyu Yazıhüyük kasabasına yerleştim. Ve
bisiklet yedek parçası satış yeri açtım. Kasabada tamirci yoktu. Ama bende pek tamir işinden
anlamıyordum. Kırşehir de tanıdığım bir
tamirci arkadaş vardı. Aslında adam
imalat yapıyordu. Yanında bir süre kurs
gördüm. Bisiklet tamirinin inceliklerini öğrendim. Ve bu güne kadar devam edip gidiyorum.. Yazın
tamir işi, kışın jant dizip toptancılara satıyorum... Bir erkek dört kız, beş
çocuk babasıyım...
İlkokulda iken Karacaoğlan ve Kerem ile Aslı
kitaplarını defalarca okudum. Babam Osmanlıca sireti, Ahmediye, İlmihaller ve
çeşitli hikâye kitapları okudu. O uzun
kış gecelerini böyle geçirirdik. Pilli
radyoyla bile biraz geç tanıştım. Şiir
yazmaya başladım. İlk şiirim benim
köpeğimi köpeğine boğduran arkadaşıma yazmıştım. Şimdi hatırımda değil ama arkadaşıma iyi bir
ceza vermiştim o şiirle. Ah o günlere bir daha döne bilsem de, ne olursa
olaydı!.. Ve kısa zamanda bir cep
defterini doldurmuştum. Babamı kızdırmış olmalıyım ki bir şiirimde, defterim
ortadan kayıp oldu. Bunun üzerine şiir işini bıraktım. Askerden geldikten sonra
tekrar başladım şiire.
Şuan
bile hepsini bir araya getiremedim hep müsvedde halinde.
Nisan 2007 de internet ile
tanıştım. Ve belki de hayatımın belli
bir noktası oldu. Kısa bir süre sonra www.saimbeylim.com
Sitesi ile tanıştım. Sonra Ahmet
KAYTANCI ismi ile tanıştım. www.saimbeylim.com
sitesinin kurucusu idi. Benim gibi Saimbeyli’den uzak olanlar için bu site
bulunmaz nimetti. Bu KAYTANCI isimi
aşina gelmişti. Ama tanışmamıştım. Araştırmacı yazar olarak anlamıştım ilk
önce. 25–26–27 Mayıs Obruk şöleni için Saimbeyli’ye geldiğimde ziyaretine
geldim. Kaytancı hocam Saimbeyli’de bir yatılı okulda müdürdü. İlk gördüğün anı hiç unutmam. Çok cana yakın,
sıcakkanlı buldum. Sarıldık kucaklaştık.
Tebessümünde ve yüzünde şefkat merhamet okunuyordu. Şölen boyunca evinde yedik içtik. Birçok
siteden tanıdığımız dostlarımız da gelmişti. İsmen tanıdıklarımızı, canlı görmüştüm. Hocamın değerli eşi hiç usanmadan tüm
arkadaşları ağırlamaktan hiç usanmamıştı.
Hocamın eşi ile bizlere çay ve yemek servisi yapması, hiç unutulur gibi
değildi. O ailenin esenlik içinde olması için Allaha duacıyım…
O şölende İzmir'den gelen, şair ve
radyomuzun sunucusu, Sayın Şerife Çınar hanım efendinin ve İstanbul’dan gelen
radyomuzun sunucusu Muzaffer TEKBIYIK hocamın, SUSURLUKLU rumuzlu İbrahim
AÇILAN hocamın ısrarı üzerine, işten fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum.
Bilmiyorum benden önce dendi mi ama:
Yürekten söylenen kalbe kadar iner
Ağızdan söylenen kulakta kalır
Gözden akan kalpten gelir
Diyerek
Emeği
geçen Sayın Ahmet Kaytancı başta olmak üzere, tüm gönül dostlarıma sevgi ve
selamlarımı sunuyorum.
Muhsin TOZLU. Yazıhüyük kasabası.
Nevşehir. muhsintozlu@hotmail.com.”
Muhsin tozlu şiirlerinde genellikle
gurbet ve gariplik havasını yaşamaktadır. Genç yaşta memleketinden ayrılmış
olması ve ekonomik sıkıntılarla geçen günlerine rağmen kendi ayakları üzerinde
kalmaya çalışan Tozlu:
“Kimsesizi kim arasın kim sorsun,
Nesine gerek ki bir selam versin.
Hiç olur mu merhabayı çok görsün,
Tatlı bir tebessüm verin efendim.” Diye bir iç çekmesi yapar.
Nesine gerek ki bir selam versin.
Hiç olur mu merhabayı çok görsün,
Tatlı bir tebessüm verin efendim.” Diye bir iç çekmesi yapar.
Her ne kadar kendisini ezilmiş, horlanmış ve gurbeti
iliklerine kadar yaşayan birisi olarak anlatmaya çalışsa da kendisine her zaman
güvenmiştir.
“Dostlar
bu garibi ölü sanmayın,
Garibanım ama deli sanmayın.
Sakın beni çok hafife almayın,
Garibanım ama deli sanmayın.
Sakın beni çok hafife almayın,
Eşimden dostumdan sorun efendim. “ demektedir.
Bir
şiirinde unutamadığı sevgilisine sanki Karacaoğlan gibi seslenmektedir.
“Şu zalim seneler yıllara gebe,
Yan yana giderdik her gün mektebe
Bazen ip atlardık bazen körebe
Hayal meyal oldu unutamadım”
Yan yana giderdik her gün mektebe
Bazen ip atlardık bazen körebe
Hayal meyal oldu unutamadım”
Gurbetten
anasına yazdığı mektup şiirinde memleket özlemi yüreğinde yanan bir köz
gibidir. Gönül ister ki şiirin ve şiirlerinin tamamını buraya alalım. Bu
imkânsız… Şu mısraları almadan olmazdı.
“Şimdi yâd
ellerden usandım bıktım.
Bir sevda yüzüne kendimi yaktım
O ellerde birde kuzu bıraktım.
Yavrumun ağıtı aklıma düştü.
Umudu kesmeden ahbaptan dosttan
Şu divane gönlüm kurtulmaz yastan.
Sevdiğim güzele günde on destan
yazdığım sıralar aklıma düştü.
Bizim eller çok uzaktan görünür.
Göründükçe yüreklerim bölünür.
Muhsin kaç yıl gurbet elde sürünür
Doğduğum yöreler aklıma düştü.”
Bir sevda yüzüne kendimi yaktım
O ellerde birde kuzu bıraktım.
Yavrumun ağıtı aklıma düştü.
Umudu kesmeden ahbaptan dosttan
Şu divane gönlüm kurtulmaz yastan.
Sevdiğim güzele günde on destan
yazdığım sıralar aklıma düştü.
Bizim eller çok uzaktan görünür.
Göründükçe yüreklerim bölünür.
Muhsin kaç yıl gurbet elde sürünür
Doğduğum yöreler aklıma düştü.”
Eminim Muhsin Tozlu bundan sonra daha güzel
şiirler yazacaktır. Takip ettiğim kadarıyla sürekli kendisini yenilemeye
çalışan Tozlu, yazılan şiirleri dikkatlice okuyor ve şiirin kurallarını
öğrenmeye çalışıyor.
Başarıları daim, ömrü uzun olsun.
Sayın hocam çok teşekkür ederim. Ellerin dert görmesin.Yüreğine sağlık. Sanıyorum tahmininiz doğru. Bilenler iyi şiirlerimin olduğunu söylüyorlar... Saygılarımla.
YanıtlaSil