Dün sabah
güzel bir olayla karşılaştım. Anlatmazsam duramam. Hele ipucu verirde
vazgeçersem birileri çatlar. En iyisi anlatalım. Bir masumiyet hikâyesi…
Bugün karneler verilecek. Herkeste bir
heyecan… Bu hafta öğrenciler için en önemli günler başlıyor. Tatil! Yaşasın!
Tatil demek sevinç demek… Öğrenciler bayılır buna. Hele karnelerde kırık not
yoksa, dünya onların olur. Sevinçlerinden ne yapacaklarını bilemezler.
Dün sabah
kapım çalındı. İki kız çocuğu. El ele tutuşmuşlar kapıyı zorla açtılar. Birinci
sınıf öğrencileri…
-Ooooo
hanımlar hoş geldiniz” dedim.
Kısık bir
gülüşme… Kafalarını boyunlarının içine çekerek kıs kıs güldüler. Yanakları
pembeleşti.
-Gelin
bakalım. Derdiniz nedir?
Öndeki
öğrenci.
-Öğretmenim,
size bir şey söyleyebilir miyiz?
-Söyleyin
bakalım.
Yine mahcup
bir gülüş.
-Öğretmenim
biz bir arkadaşımıza hediye almak istiyoruz.
-Ooo çok
güzel. Demek arkadaşınızı sevindireceksiniz. Aferin size.
-Ama bir sorun
var öğretmenim.
Sorun nedir?
-Öğretmenim,
bizim paramız yok.
-Paranız yoksa
nasıl alacaksınız?
-Siz
verirseniz, biz alırız.
İşte burada
koptum. Hadi gülmeyin. Çocuklar arkadaşlarına hediye almak istiyorlar. Paraları
yok. Parayı okul müdüründen istiyorlar. Ya ben ölürüm bu masum duruşa.
-Peki, ne
kadar lazım?
-İki milyon.
Arkadaki ilave
ediyor.
-Eğer iki
milyonunuz yoksa bir milyon da verseniz olur.
Tabii verdik
çocukların dediğini. Ama düşündüm. Ben okul müdürümün kapısının önünden
geçerken selama dururdum. Bunlar para istiyor. Bir şeyler değişmiş ama ne?
Bugün karne tatili...
Salı günü kurban bayramı… Sizi çok seviyoruz çocuklar. Tatilinizde bayramınız
da kutlu olsun.
Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder