BİR
ŞEHİDİN KARDEŞİ…
Son
günlerde haberleri dinlememek için çaba sarf ediyorum. Çünkü ne zaman bir haber
seyretsem huzurumun kaçtığını görüyorum. Ya bana denk geliyor, ya da haberciler
bilerek insan psikolojisini bozacak haberleri manşetlere çekiyorlar. Gerçi
haberleri seyretmeyince de bir eksiklik hissediyorum. Adama derler ki, “senin
dünyadan haberin var mı?”
Eee
birazda haklılar. Dünyadan da bihaber olunmaz ki. Öyleyse haberleri seyretmek
zorundasınız.
O
zaman hep birlikte haberleri dinleyelim. Ben sorayım siz söyleyin.
-Son
günlerin manşet haberini sorsam bana ne dersiniz?
Siz
söylemeden ben söyleyeyim. Bu akşam aldım elime televizyonun kumandasını, hangi
kanalı açtımsa son günlerin modası “AÇILIM” ilk haberdi. Henüz kim neyi, nasıl
açıyor pek anlamadım ama çok tehlikeli bir oyun oynandığını net olarak
görüyorum.
Her
gün olduğu gibi bu akşam üzeride görev yaptığım okulumdan mesai sonrası çıktım.
Okulumdan evime giderken mezarlıktan geçerim. Geçtiğim mezarlıkta iki tane de
teröre şehit verdiğimiz ilçemizin gencin mezarı bulunmakta. İstisnasız her gün
akşamüzeri şehidimiz Muhterem Yağbasan’ın kardeşi Fatih Yağbasan kardeşinin
mezarı başında ya dua eder, ya da oraya diktiği çiçekleri ve fidanları sular.
Onların bakımını yapar görürüm. Bazı zamanlarda annesi Fatma teyzeyi ve
kardeşlerini de orada görürüm.
Bu
gün okuldan gelirken baktım Fatih yine kardeşinin mezarı başında dua ediyor.
Arabamla durdum. Bir süre onu seyrettim. Sonra seslendim. Beni görünce bana
doğru gelmek istedi.
-Gelme
Fatih! Ben oraya geliyorum, dedim. Ona rağmen yine de Fatih beni mezarlığın
giriş kapısında karşıladı.
Fatihle
birlikte Rahmetli Muhterem’in mezarının başına vardık. 2007 yılında şehit
verdiğimiz Muhterem benim öğrencim olduğundan mıdır nedir, onun şahadetine ben
bir başka yanmıştım. Nedendir bilmem mezarının başında uzun süre durmaya da bir
türlü özüm bay vermez. Fazla zaman harcamadan hal hatır sorduktan sonra;
-Fatih,
televizyonlarda bir açılımdan bahsediyorlar, sen bu açılım hakkında ne
düşünüyorsun?
Kararlı
ve tok bir sesle:
-Hocam
o iş olmaz! Biz kardeşimizi boşa mı şehit verdik? Benim kardeşim trafik
kazasında ölmedi. Aşiret kavgasında da hayatını kaybetmedi. Vatan için şehit
oldu. Muhterem’in mezarının başındaki Türk Bayrağını göstererek: işte bu bayrak
hep dalgalansın diye canını verdi. Bu öyle oyuncak mı hocam?
-Doğru
söylüyon da şehit aileleri ile terörist ailelerini bir araya getiriyorlar.
-Olmaz
Hocam! Hele o hiç olmaz! Şehit ailesi ile terörist ailesini yan yana getirmeyi
bırakın, bunu düşünmek bile bu şehitlere ihanettir. Siz de görüyorsunuz hocam,
kardeşimin şehit olduğu günden bu güne kadar biz her gün buradayız. Bizim
içimiz yanıyor. O “açılımdan” bahsedenlerin yürekleri yandı mı? Yanan benim
yüreğim. Kardeşini hayatının baharında toprağa veren benim! Kimsenin benim
kardeşimin ruhunu incitmeye hakkı yok hocam!
Eğer
terörist anneleri evlatlarını seviyorsa, evlatlarına söylesinler, evlatları her
tarafı şehit kanları ile sulanmış bu vatana ihanet etmesinler. Silahlarını
bıraksınlar. Dağdan insinler.
-Fatih,
bu söylediklerini yazmama müsaade eder misin?
-Yaz
hocam, yaz! Dünya duysun! Benim kardeşimin kanı ile oyun oynama hakkına kimse
sahip değildir. Onlar önce şu gördüğün bayrak için evlatlarını, kardeşlerini
şehit versinler o zaman gelsinler “açılımdan” bahsetsinler! Ne açılımı ya,
tövbe, tövbe…
Diyecek
söz bulamadım. Fatih’i şehit kardeşi Muhterem Yağbasan’ın kabri başında
bırakarak oradan ayrıldım.
Benim
sözüm yok. Varsa sözünüz siz söyleyin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder