19 Nisan 2013 Cuma

VAY CAN!


VAY CAN!
                Elim yazmaya varmıyor. Dilim “sus” diyor bana… ama yüreğim, ama yüreğim yanıp kavruluyor. Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 15 şehit! Duyunca yüreğime bir ateş düşüyor. Her duyarlı yürek gibi  yüreğime düşen ateş yakıyor, kavuruyor en hassas yerinimi.
Hakkari’nin Şemdinli ilçesi Aktütün Jandarma Sınır bölüğündeki 15 şehitin haberini duyalı henüz 5 dakika olmamıştı. Telefonum çaldı. 30 yıllık dostum olan bir Selçuk arıyor. Heyecanlı. Öfkeli, titreyen bir ses…
-Gardaş doğru mu? Diyor.
-Ne doğru mu Selçuk.
-Ya bizim İbrahim’in oğlu Selçuk var ya…
Bir anda düşünemiyorum, Selçuk kim? İbrahim kim? Ne olmuş?
-Bizim İbrahim Can’ın oğlu Selçuk var ya…
-Eeee
-Televizyonlarda İbrahim Can’ın oğlu Selçuk can şehit oldu diyor.
Ateş yüreğime düşüyor sanki. Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırıyorum. Ellerim titriyor. Dilim dilime dolaşıyor.
Tek söyleyebildiğim,
“İnşallah o değildir. Oluyor.
O veya başkası… Ne fark ediyor ki, vatan evlatları birer birer bayrak oluyorlar. Her birinin acı baberi yüreğimize köz gibi düşüyor. Hele bu şehitlerden birisi çocukken sizin gözlerinize mavi gözleri ile bakarak “amca” demişse; işte o bakış, işte  o söz acınızı bir kat daha artırıyor.
Vay can! İçim yandı. Seni düşündüm bu gün… Nereye baktımsa seni gördüm. O masmavi gözlerini yıllar sonra aklıma getirdim. Her yeri mavi görüyorum can… Selçuğum. Takıldım kaldım işte… Hani sünnet olacaktın. Tutturmuştun Ahmet amcam kivrem olsun diye… Ben de seve seve olmuştum. Sünnetçi canını yakmıştı. Gözlerinden iki damla akmıştı. “Yapma Selçuk, sen erkek adamsın, erkeler ağlamaz” demiştim.  Ellerinin tersi ile gözlerini silerek, “Bak ağlamıyorum Ahmet amca, bak ağlamıyorum” demiştin.
Şu kadere bak be Can Selçuk! Şimdi ben senin arkandan ağlıyorum. Erkeklik falan da gelmiyor aklıma… senin gibi yumucuk ellerimde yok ki tersi ile gözlerimi sileyim. Aslında acizliğimden ağlıyorum. Belki çıkıp meydanlara avazım çıktığı kadar, bu kanı durduramayanlara isyanımı söyleyemediğim için ağlıyorum.
Benim ağlamam ne ki, şimdi bacım Ayşe’yi düşünüyorum. Nasıl dayanacak senin acı haberine… Sen onun tek oğluydun. Sana “oğlum” dediği zaman ağzından bir “oğlum” daha çıkardı. Hele baban aklıma geldikçe kahroluyorum. Yıllardır hastalığın pençesinde yaşama mücadelesi veren İbrahim Hocam senin acına nasıl katlanacak?
Of be can!
Vallahi ne diyeceğimi bilmiyorum. Aklım karma karışık. Hiç bu kadar zorlanmamıştım.
Sen uzman çavuş olduğunda annen bizi telefonla aramış, “Ahmet amcası, görsen oğlum Atatürk gibi asker oldu.” Demişti.
Ben de öğünerek, “Kimin kivresi o?” demiştim.
Acı haberini duyunca tek yapabildiğim arkandan gözyaşlarımı dökmek oldu.
Mekânın cennet olsun! Şehidim. Selçuğum! Canım evladım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder