19 Nisan 2013 Cuma

KIZLAR HAMAMI




KIZLAR HAMAMI
“Anam elimizden tutar, bizi Kızlar Hamamı’na götürdü. Bir güzel yıkardı. Evimiz hamamın hemen yanındaydı. Az ileride de mektep vardı.”
Bu cümleleri ben duyalı kim bilir kaç yıl oldu? Kırk yıl oldu desem, belki de az demiş olurum. Ama eminim ki kırk yıldır kulaklarımda çınlar durur.  Zaman zaman Kirkot’a doğru yürüyüp Kızlar Hamamı’na gözlerim takıldığında babamın sözleri hemen aklıma gelir.  “Anam elimizden tutar, bizi Kızlar Hamamı’na götürdü. Bir güzel yıkardı. Evimiz hamamın hemen yanındaydı. Az ileride de mektep vardı.”
Babamın çocukluğu Hacın (Saimbeyli) İslam Mahallesi’nde geçmiş. O zaman (1920 öncesi) Hacın’da sekiz mahalle varmış.  Bu mahallelerin yedisinde Ermeniler, birin de de Türkler yaşarmış.  Ermeni mahalleleri; Topçu, Kalender, Kırım, Tılısım, Mankır, Protestan ve Katolik diye adlandırılırken tek Türk mahallesinin adı İslam Mahallesi olarak adlandırılmış.  Hacın’da bir cami, bir de hamam varmış, o da İslam Mahallesi’nde… 
“Mahallenin adı İslam olur da hamam ve cami olmaz mı?” diye düşünebiliriz. Maalesef günümüzde Muhammet ismini taşıyıp da her türlü melaneti yapanlar olduğu gibi, bizim ilçemizdeki İslam Mahallesi’nde şimdilerde ne cami var ne de hamam… Elimizden gelse eski kiliselerden birini restore edeceğiz ve halkın ibadetine açacağız. (Neyse, biz bu konuyu başka bir yazımıza bırakalım ve esas konumuza dönelim.)
Hamamın İslam Mahallesi’nde olması bir tesadüf olmasa gerek. Çünkü dünya da kabul eder ki hamam, Türk kültürünün asli unsurlarındandır. Babamın olduğu gibi benim de çocukluğumda ilçemizde bir hamam vardı. Benim de anam elimden tutar, hamama götürür, iyice bir keslerdi. Şimdi anılarda kalan o güzelim gelenekleri iyiden iyice unutmuşken, geçenlerde birkaç tarihçi misafirimle birlikte Kirkot’a gittim. Tabi Kirkot’a gidip de Kızlar Hamamı’na uğramamak olur mu? Kızlar Hamamı Saimbeyli’de ayakta kalabilen tek tarihi Türk İslam eseridir.
Tek tarihi Türk İslam eseri olan Kızlar Hamamı içler acısı bir durumda bizleri karşıladı. Tarihçi arkadaşlarımızla birlikte üzülmekten başka bir şey yapamadık.
Gezmeyi, gezdiğim yerlerde tarih ve doğa kokan mekânları ziyaret etmeyi çok severim. Her ziyaret ettiğim tarihi eserden ayrılırken beni bir hüzün sarar. Çünkü dünyanın neresine giderseniz gidin, herkes tarihi eserleri yaşatabilmek için ellerinden ne gelirse yapmışlar. Biz ise tarihi eserleri yıkmayı bir marifet saymışız. Hep düşünürüm, Saimbeyli merkezde kala kala iki elin parmakları kadar tarihi eser kalmış, bunları korumak, yaşatmak, restore etmek bu kadar zor mu?
Bence çok da zor değil. Zor olan, ona inanan yürekleri bulmak. Yıkmak yerine yapmayı kendisine düstur edinen insanları yetiştirmek. Bir Anadolu evladı çıksa da, şu Kızlar Hamamı’nı restore ettirse,  analar çocuklarının ellerinden tutup onları Kızlar Hamamı’na götürse. Hadi razıyım çimdirmesin. Hiç değilse bir aile çay bahçesine dönüşsün, analar çocuklarına tarih kokan mekânlarda ebelerinden, dedelerinden duydukları onların çocukluk hikâyelerini anlatsa…
Bende ne hayalperestim ha.
Saimbeyli’de Kızlar Hamamı uzanacak el bekliyor.  Benim de kulaklarımda babamın sözleri yankılanıyor.
“Anam elimizden tutar, bizi Kızlar Hamamı’na götürdü. Bir güzel yıkardı. Evimiz hamamın hemen yanındaydı. Az ileride de mektep vardı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder